21 Ocak 2011 Cuma

22.01.∞

                 12 yaşındayken geçirdiğim bir günüm..sabah kalkar elimi yüzümü yıkardım kahvaltımı yapar okulumun üniformasını giyer servisimi beklerdim.Kalktığım andan okula varıncaya kadar düşündüğüm tek şey onu görmekti sanki okulun tek anlamı bu olmuştu benim için.Herkesten sakladığım sırrım..Okul yolu bitmezdi benim için gözümde büyürdü.Sonunda vardığımda okula arkadaş gurubum çoktan toplanmış dedikoduya başlamış olurdu.Beni de çekerlerdi dedikoduya ama başarılı olamazlardı asla.Benim gözlerim onu arardı hep.Kulaklarım hep onun sesini ayırt etmeye çalışırdı binlerce sesin arasından.Oysa ne onun ne de beni çok iyi tanıdığını sanan arkadaşlarımın sırrımdan haberi yoktu.Ders zili çalardı sıraya geçer andımızı okurduk.Gözlerim yine onu seçerdi kalabalıkta.Öğretmen gelene kadar içeriye girmezdim onu rahatça izleyebilmek için.Öğretmen geldiğindeyse benim için işkence saatleri başlamış demekti.Sıraya onun adını kazırdım kimsenin görmemesi için alttaki boşluğa.Hep onu düşündüğüm için fen ve matematik derslerinde hiç başarılı olamadım.Ders bitimine doğru beni alırdı bir sevinç dakikaları saymaya başlardım.Sınıftan ilk ben çıkar kızlar tuvaletine giderdim.Herkes dışarı çıkmaya başlayınca da dışarı çıkardım uygun bir yer bulup onu seyrederdim.Hiç bitmesini istemezdim o 10 dakikalık özgürlüğümün.Bütün gün böyle geçerdi eve gelir günlüğüme onu anlatırdım.Nasıl güldüğünü,gamzesini nasıl sevdiğimi,onunla asla konuşamayacağımı da.Günlüğüm hep böyle cümlelerle doluydu.."Kurabiye bugün beni çok sıkıştırdı.Hepsinin üst sınıflardan hoşlandığı birileri vardı benim yoktu.Olmadığına inanmadıkları için sürekli bir isim sorarlardı.Ama geçen gün çuvalladım onun ismini söyledi hiçbir şey diyemedim.Düşünemedim,hissedemedim o an hiçbişey.Meğer üst sınıflardan aynı isimdeki birinden bahsediyormuş.Umarım kurabiye kalbimin atışlarını duymamıştır.Allahım nolur..:(" Diye yazmıştım bir keresinde.Bir gün en yakın arkadaşım anladı tabiikide kimden hoşlandığımı.Ama yemin ettirmiştim kıza asla kimseye sölyemicekti.Söylemedi de asla.Böyle 3 yıl geçti.Ve son senemizde baloya herkes birileriyle giderken ben onla hala konuşmamış biri olarak unutsuz vakaydım.Üstelik artık içimde dayanılmaz bir hal alıyordu bu sevgi.Kimseye anlatamadığım,kimsenin de bana yardım edemeyeceği bir sırdı.O yıl LGS'ye giricektik ve hepimiz ayrı yerlere dağılacaktık.Bu son şansım olabilirdi.Üstelik tüm bunlar yetmezmiş gibi babam kanserdi.Ama ben onu düşünmekten asla vazgeçemiyordum.Garip bir şekilde bana huzur veriyordu onu düşünmek.Ben böyle kafa patlatırken mezuniyet günü geldi çattı.O bütün gece başka kızlarla dans etti ve beni hiç farketmedi.Bu onu son görüşüm oldu.O muhteşem grubumuz da dağılmıştı zaten.Lise hayatım tam bir işkenceye dönüştü.Eski okulumun ordan her geçişimde onu aradı gözlerim sanki bahçede hala onu görücekmişim gibi.Yada o yolda karşıma pat diye çıkıp "ben senin çocukluk aşkınım" dicekmiş gibi.Ama onu hiçbir zaman göremedim ve kimseye anlatmadığım için de hiç haber alamadım.Belki de başka şehirdeydi belki çok yakınımda..hiçbirşey bilmiyordum.Zamanla başa çıkmayı öğrendim bununla.Ama onu sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim hiçkimseyi onun yerine koyamadım.İster saplantı olsun adı ister aşk.
           
          Aradan yıllar geçti ve ben yaşadığım tüm sıkıntılardan sonra olabileceğim en kötü yerdeydim.Çaresizdim halime ağlayacak kadar bile dermanım yoktu.Üstelik ameliyat olmuştum antibiotikler yüzünden sürekli uyuyordum uyumadığım zamanlarda da uyuyor gibiydim zaten."Berbat" ın kelime anlamı bende canlanmıştı sanki.Bir anda o çıkıverdi karşıma. O kim mi? Monte Kristo Kontu.Facebookta benimle arkadaş olmak için davet yollamıştı.Beni hatırlamış olamazdı aklında yer edecek kadar konuşmamıştık çünkü.O an bana evlenme teklifi etmişçesine sevidin,heyecanlandım,şaşırdım..çok karmaşıktı.Yıllarca istediğim şey karşımdaydı artık.Bir süre hiçbişey yapamadım.Sonra konuşmaya başladık.Çok güzeldi ama hiçbir umudum yoktu.Onla konuşmak bile o kadar güzeldi ki.Yeterdi bana artık.Gün geldi bana inanılmaz bir şey söyledi.Rüyada olduğumu sandım."..iyi günde kötü günde..benle birlikte..aynı yolda..keşke senin yanında olabilsem.." diyordu.Okuyordum ama hepsini birden anlamam mümkün değildi bünyem bunu kaldıramazdı.Kaç kere okuduğumu bilmiyorum.Bu çok önemliydi içimden deli gibi "evet" demek gelse de sustum.Ve zaman istedim ondan.Onun arkadaşlığını kaybedemezdim.Yo yooo olamazdı bu.onu yıllar sonra bulmuşken tamamen kaybetmeyi göze alamazdım.Aradan zaman geçti konuşuyorduk ve ben konuştukça bağlandığımı hissediyordum.Özenle seçiyordum cümlelerimi ona boş ümit vermemek için.Bir gece telefonla konuştuk.Saatler sürdü.Telefonumuzun şarjı kaç kere bitti ve kapandı bilemiyorum.Tek bildiğim şey o telefon kapanıp ben yatağıma yattığımda.Dünyanın en mutlu insanıydım.Artık onun arkadaşı değildim.Onun sevdiği kadın,hayatını paylaşmak istediği insandım.Yıllarca hayalini kurduğum konuşmaya cesaret edemediğim adam artık benim sevgilimdi.

         Esas hikaye aslında burdan sonra başlıyor."İlk başlarda herşey çok mükemmeldi sonra bi anda soğudu benden.." bıla bılaa..böyle cümleler kurmuyacağım asla.Çünkü asla öyle olmadı.O hep alışılmışın dışındaydı.Farklıydı.Bu beni daha çok bağladı.Biz ilk kavgamızı 6. ayda değil 3. günde yaptık ve bugüne kadar yaptığımız kavgaları sayamadım.Belki de en iyi yapabildiğimiz şey o kavgaları olabilen en kısa sürede tatlıya bağlamak oldu.Asla küs kalmadık kalamadık.Bugün yıldönümümüzde bile ilişkimizle ilgili sorunlar yaşıyoruz,yanlışlar yapıyoruz,çileden çıkıyoruz.O bir yıl önce tuttuğu elimi hala sımsıkı tutuyor çünkü.Bazen eli terlese de yorulsa da asla bırakmıyor.

         Benim hayatımda çözemediğim ve hep biriktirdiğim o sorunlar,geçmişimde yaptığım yanlış seçimler hep sahip olduğum o güzel şeyi zedeledi.Asla ulaşmak istediğimiz noktaya ulaşamadık.Bazen geriye de götürdü bizi.Ama o büyük bir sabırla beni o durumdan çıkarmaya çalıştı.Ona yıllar önce verdiğim "Monte Kristo Kontu" adının hakkını verdi her zaman.Gözyaşlarımı göstermekten asla korkmadığım tek adamdı.Sanki hep benim hep sessiz kalan bir yarımdı.Beni her zaman kendime getiren tokat gibiydi sözleri.Benim canımı sadece hatalarımı yüzüme vururken yakabildi.Çünkü o böyle biriydi.Benim canımı en çok yaktığı zamanlarda bile benden daha hassas yaklaştı hassas olduğum konulara.Kimi zaman benden daha hassas kimi zaman olabildiğine agresifti.

         Aşık olma veya sevme kriterlerinin ne kadar saçma olduğunu öğrendim.Kriteri yoktur bunun bir yerlere cv bırakmazsınız.ya da sınava girmezsiniz..seversiniz.Neden?Nasıl?Niçin? olmaz.Seversin ve bana neden sevdiğini söylemiyor diye kızmazsın,bana neden çiçek almadın demezsin,bana neden bağırıyorsun da demezsin.Çünkü bazı insanlar böyle sever.Bazıları mükemmeli arar,bazılarıysa yaratır.Bu da böyle bişey.Kimisi sevdiğini pankart açarak gösterir kimisi de bir şarkı yollayarak.

        Aslında tek önemli olan şey o insanı anlamak.bu bazen o kadar da kolay olmuyor malesef.Bazen çok zaman geçmesi gerekiyor,canının yanması gerekiyor.O bana ne mi öğretti..Birini sevdiğini anlatmak için "seni seviyorum" cümlesi fazla yavan kalıyormuş ağzında.O iki kelimeyi sadece zamanında söylersen bi anlamı varmış.Sevdiğini göstermen için bazen bir bakış bazen iki çift gözyaşı yetermiş.Bazen sadece hissedermişsin.

       Monte Kristo Kontu usta bir mühendis gibi etrafı pisliklerle kaplı bir cevheri temziler gibi temziledi beni pisliklerimden ve temizlendiğinden iyice emin olduktan sonra işledi güzelce.Ortaya bambaşka bişey çıktı.Bu ne ilk gözyaşıydı ne de sonuncusu olucak.Değişmicek tek bişey var.O da bu hikaye daha uzun yıllar yazılmaya devam edecek sadece iki kişi bilse de ..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder