Aradan yıllar geçti ve ben yaşadığım tüm sıkıntılardan sonra olabileceğim en kötü yerdeydim.Çaresizdim halime ağlayacak kadar bile dermanım yoktu.Üstelik ameliyat olmuştum antibiotikler yüzünden sürekli uyuyordum uyumadığım zamanlarda da uyuyor gibiydim zaten."Berbat" ın kelime anlamı bende canlanmıştı sanki.Bir anda o çıkıverdi karşıma. O kim mi? Monte Kristo Kontu.Facebookta benimle arkadaş olmak için davet yollamıştı.Beni hatırlamış olamazdı aklında yer edecek kadar konuşmamıştık çünkü.O an bana evlenme teklifi etmişçesine sevidin,heyecanlandım,şaşırdım..çok karmaşıktı.Yıllarca istediğim şey karşımdaydı artık.Bir süre hiçbişey yapamadım.Sonra konuşmaya başladık.Çok güzeldi ama hiçbir umudum yoktu.Onla konuşmak bile o kadar güzeldi ki.Yeterdi bana artık.Gün geldi bana inanılmaz bir şey söyledi.Rüyada olduğumu sandım."..iyi günde kötü günde..benle birlikte..aynı yolda..keşke senin yanında olabilsem.." diyordu.Okuyordum ama hepsini birden anlamam mümkün değildi bünyem bunu kaldıramazdı.Kaç kere okuduğumu bilmiyorum.Bu çok önemliydi içimden deli gibi "evet" demek gelse de sustum.Ve zaman istedim ondan.Onun arkadaşlığını kaybedemezdim.Yo yooo olamazdı bu.onu yıllar sonra bulmuşken tamamen kaybetmeyi göze alamazdım.Aradan zaman geçti konuşuyorduk ve ben konuştukça bağlandığımı hissediyordum.Özenle seçiyordum cümlelerimi ona boş ümit vermemek için.Bir gece telefonla konuştuk.Saatler sürdü.Telefonumuzun şarjı kaç kere bitti ve kapandı bilemiyorum.Tek bildiğim şey o telefon kapanıp ben yatağıma yattığımda.Dünyanın en mutlu insanıydım.Artık onun arkadaşı değildim.Onun sevdiği kadın,hayatını paylaşmak istediği insandım.Yıllarca hayalini kurduğum konuşmaya cesaret edemediğim adam artık benim sevgilimdi.
Esas hikaye aslında burdan sonra başlıyor."İlk başlarda herşey çok mükemmeldi sonra bi anda soğudu benden.." bıla bılaa..böyle cümleler kurmuyacağım asla.Çünkü asla öyle olmadı.O hep alışılmışın dışındaydı.Farklıydı.Bu beni daha çok bağladı.Biz ilk kavgamızı 6. ayda değil 3. günde yaptık ve bugüne kadar yaptığımız kavgaları sayamadım.Belki de en iyi yapabildiğimiz şey o kavgaları olabilen en kısa sürede tatlıya bağlamak oldu.Asla küs kalmadık kalamadık.Bugün yıldönümümüzde bile ilişkimizle ilgili sorunlar yaşıyoruz,yanlışlar yapıyoruz,çileden çıkıyoruz.O bir yıl önce tuttuğu elimi hala sımsıkı tutuyor çünkü.Bazen eli terlese de yorulsa da asla bırakmıyor.
Benim hayatımda çözemediğim ve hep biriktirdiğim o sorunlar,geçmişimde yaptığım yanlış seçimler hep sahip olduğum o güzel şeyi zedeledi.Asla ulaşmak istediğimiz noktaya ulaşamadık.Bazen geriye de götürdü bizi.Ama o büyük bir sabırla beni o durumdan çıkarmaya çalıştı.Ona yıllar önce verdiğim "Monte Kristo Kontu" adının hakkını verdi her zaman.Gözyaşlarımı göstermekten asla korkmadığım tek adamdı.Sanki hep benim hep sessiz kalan bir yarımdı.Beni her zaman kendime getiren tokat gibiydi sözleri.Benim canımı sadece hatalarımı yüzüme vururken yakabildi.Çünkü o böyle biriydi.Benim canımı en çok yaktığı zamanlarda bile benden daha hassas yaklaştı hassas olduğum konulara.Kimi zaman benden daha hassas kimi zaman olabildiğine agresifti.
Aşık olma veya sevme kriterlerinin ne kadar saçma olduğunu öğrendim.Kriteri yoktur bunun bir yerlere cv bırakmazsınız.ya da sınava girmezsiniz..seversiniz.Neden?Nasıl?Niçin? olmaz.Seversin ve bana neden sevdiğini söylemiyor diye kızmazsın,bana neden çiçek almadın demezsin,bana neden bağırıyorsun da demezsin.Çünkü bazı insanlar böyle sever.Bazıları mükemmeli arar,bazılarıysa yaratır.Bu da böyle bişey.Kimisi sevdiğini pankart açarak gösterir kimisi de bir şarkı yollayarak.
Aslında tek önemli olan şey o insanı anlamak.bu bazen o kadar da kolay olmuyor malesef.Bazen çok zaman geçmesi gerekiyor,canının yanması gerekiyor.O bana ne mi öğretti..Birini sevdiğini anlatmak için "seni seviyorum" cümlesi fazla yavan kalıyormuş ağzında.O iki kelimeyi sadece zamanında söylersen bi anlamı varmış.Sevdiğini göstermen için bazen bir bakış bazen iki çift gözyaşı yetermiş.Bazen sadece hissedermişsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder