26 Kasım 2010 Cuma

      Bir kadın evinden çıktı,evinin önünde beyaz,uzun sakalları olan 3 yaşlı adam gördü.Onlara, "sizi tanımıyorum ama aç olmalısınız.Lütfen evime buyurun ve birşeyler yiyin." dedi. "Kocanız evde mi?" diye sordular. "Hayır" dedi kadın, "dışarıda" "o zaman giremeyiz" dediler. Akşam kocası eve gelince kadın olanları ona anlattı. Kocası "onlara eve geldiğimi söyle ve içeri davet et" dedi. Kadın dışarı çıktı ve yaşlı adamları içeri davet etti. "biz bir eve beraber girmeyiz." dediler. Kadın "neden?" diye sordu.Yaşlı adamlardan biri "onun adı ZENGİNLİK'tir" dedi,arkadaşlarından birini göstererek ve bir diğerini göstererek: " onun da adı BAŞARI, ben de SEVGİ'yim." Sonra ekledi "şimdi eşinle konuş hangimizi evinize davet edeceğinize karar verin." Kadın eve girdi ve olanları kocasına anlattı.Kocası çok sevindi. "Ne kadar harika.Zenginliği davet edelim,gelsin ve evimizi zenginliklerle doldursun." dedi. Kadın "neden başarıyı davet etmiyoruz?" dedi. O sırada onları dinlemekte olan kızları "SEVGİ'yi davet etsek daha iyi olmaz mı?" dedi." O zaman evimiz sevgiyle dolar"  
         Adam "bence kızımızın tavsiyesine uyalım.dışarıya çık ve SEVGİ'yi davet et SEVGİ bizim misafirimiz olsun" dedi.Kadın dışarıya çıktı,SEVGİ'yi seçtiklerini söyledi ve SEVGİ'yi evlerine davet etti.SEVGİ kalktı ve eve doğru yürümeye başladı.Diğer iki arkadaşı da kalktı ve onu takip etti.Kadın büyük bir şaşkınlıkla "ben sadece SEVGİ'yi davet ettim,siz neden geliyorsunuz.?" diye sordu.Yaşlı adam cevap verdi: "Eğer siz ZENGİNLİK veya BAŞARI'yı davet etmiş olsaydınız , diğer ikimiz kalacaktık, ama siz beni (SEVGİ'yi)davet ettiiniz için ben nereye gidersem BAŞARI ve ZENGİNLİK te benimle birlikte gelir."







                  Bayram tabiikide eski tadında geçmedi ama ben bayramda güzel bir ziyaret yapıp babannemin ve dedemin mezarını ziyaret ettim.İşte o an o geçirdiğiniz dakikalar-ben ne kadar kaldım bilemiyorum-eğer iyi değerlendirirseniz size çok şey öğretiyor o derin sessizlik.Aslında tüm bu yaşanılan şeyler..kavgalar,acılar,savaşlar,dökülen gözyaşları,öldürülen zamanlar..o kadar boş o kadar saçma geliyor ki.Bana da tam olarak bu oldu.O an da en sevdiklerime zaman kaybetmeden onları ne kadar çok sevdiğimi söyledim.Onları üzdüğüm zamanlar için özür diledim.Annem,babam,en yakın arkadaşlarım,saçma bir sebepten dolayı konuşmadığım 15 senelik en iyi dostum..ve tabiiki...Monte Kristo'dan..İtiraf etmeliyim kii o en zoruydu ama telefonu açmak en kolayıydı =) O gün daha iyi bi insan olmak adına kendime söz verdim.Ne kadar tutulabilir bilemiyorum ama "..artık anın tadını çıkaran küçük şeyleri büyütüp ne kendini üzen ne de başkalarını üzen..melek gibi biri olmak" adına bir söz verdim kendi kendime.Zamanla ne kadar uygulayabiliyorum görücez.Bu aralar Ahmet Şerif İzgören okuyorum..o bir izmirli..size çaktırmadan hayatınızın dümenini elinize almayı öğretiyor.Kitabımın adı: "Avucunuzda ki Kelebek".yukardaki minik hikaye kitabın içerisinde bolca geçen ders verici hikayelerden sadece bir tanesi.Beni çok etkilediği için paylaştım umarım siz de beğenirsiniz.
              Fasulyenin nimetlerine gelecek olursak..takvim hazırlayan matbaa çalışanlarına kısa banaysa upuzuuuunnn gelen o karanlık günler sonunda bitti.Benim güneşim ışıklarını ve aynı hızla sıcaklığını hissettirmeye başladı bile.Güneşin en tepeye ulaşması için esecek olan son fırtınaya karşı dimdik durabilmek..en kolay yolu birbirimize sarılırız ..işte şimdi hiçbir fırtına yıkamaz..ve güneş doğar.
             Şimdi herşey daha farklı gibi.Monte'mi değişti yoksa ben mi ? Herakleitos ne güzel söyler.."Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir..!!" Herkes,herşey değişti..ben,Monte,ilişkimiz,dünya,mevsim,sokaklar..herşey herşey değişti.Ben artık daha farklı pencerelerden bakıyorum dünyaya..O ise "yeni beni" tanımaya çalışıyor.Herşeyi sıfırlamak ikimize de iyi geliyor şimdilik.Şaka maka başarılıyız da galiba bu işte..Artık bana bazı şeyler batmıyor bile ..eskiden beni rahatsız eden şeyleri artık farketmiyorum bile sonradan aklıma geliyor..sesimi çıkarmıyorum "herşeyi sıfırlıyoruz..;)" İyi olan bişey var artık sadece ben ve Monte var.Başka hiçkimse yok..!! ailelerimiz,planlar,programlar,bi takım mecburiyetler..hiçbiri yok artık..Artık vedalar canımızı yakmıyor.Dramatize etmeye gerek yok.Sanırım bu maddeselcilikten ruhani bi boyuta geçiş yada öyle bişey..neyse Türkçesi yada bencesi..:) artık onu hissetmem için ona dokunmam gerekmiyor,konuşmama gerek yok..O Monte Kristo..hep var..hep te var olacak..o benim içimde..onu özlediğimde düşünmem yeterli..fotoğraflarına da ihtiyacım yok yüzünün her çizgisini ezberledim..teninin kokusuna ihtiyacım yok veya o kokan gömleğime..buram burak hissediyorum..durum bundan ibaretse herkes yapması gereken şeyleri yapmalı..o okuluna gitmeli bense iş aramalıyım bulursam çalışmalıyım..
            Şu sıralar yaşadığımı daha bir hissediyorum.Bir şeylerle uğraşıyorum zevk aldığım ve bana kendimi iyi hissettiren tarzda şeyler mesleğime katkıda bulunuyor.O artık hayatımın bir parçası.Kitapçıya giripte siyasi veya aşk üstüne yazılmış kitapları es geçip kişisel gelişim ve insan kaynakları/işletmelere yönelik kitaplara odaklanıp saatlerce vakit vede nakit harcadığım an işte dedim oldun kızım sen :) Önümde güzel bir rol modelim var her an biraz daha bişeyler öğrenebileceğim.Sanırım onu sınıfta bir tek ben seviyorum.Zor bir kadın sana altın tepside sunmuyor bilgi ve tecrübesini.Peşine düşmen lazım ama bazen onu izlemek bile yeterli.
Arkadaşlarımla ve sevgilimle o an canım ne istiyorsa yapıyorum..düşünmeden sorgulamadan..planlamadan...Evden çıktığımda kafamda bişey yok..eğlenmek için anlık kararlar verip uyguluyorum.Son günüm diye 2ay boyunca yapmak isteyipte yapamayacağım ne varsa bikaç saate sıkıştırmaktansa bu çok daha güzel ve bir o kadar da değerli..











     not:herşey bir insanı sevmekle başlar..ve güzelleşir...evren takipte..ona pozitif enerji yolluyoruzz..:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder