21 Eylül 2010 Salı

deprem..

hayatıma asma bir kat yaptım
yeni bir aşk bir de çek yat attım
tam mutlu olurum burda derken
3.1'e bile dayanamadı tepeme yıkıldı...
        Bir gün gelir büyürsünüz..artık annenizin minik elli yavrusu değilsinizdir.Artık tüm dış tehlikelere açıksınızdır.Önünüzde heyecan dolu bir yol vardır..yıllarca hayalini kurduğunuz şey üniversite sıraları..Siz üniversite okuyun diye babanız hatırı sayılır dostlarını araya sokup size indirimli iyi bi dersane bulur..anneniz zor günler için saklanan altınlarını satar..çünkü kendi okuyamamıştır hayatta tek isteği vardır biricik kızı üniversite okusun bi kariyeri olsun kendisi gibi bi erkeğe muhtaç olmadan yaşasın kendi ayakları üzerinde dursun istediği zaman ceketini alsın kapıyı vurup çıkabilsin.Sonrası belli okul biticektir iş güç derken uygun bir kısmet bulunur biricik prensesini beyazlar içinde görmek ister pırlanta gibi bir kız yetiştirmenin gururunu onurunu yaşar.Her deneme sınavında netlerim biraz daha yükselirken hayalini kurduğum üniversitenin kapısına biraz daha yaklaşıyordum.İlk kez o zaman kalbim kırıldı.Ben o merdivenleri adım adım çıkarken birisi geldi kapımı çaldı "merhaba ben AŞK girebilirmiyim" dedi ben de tüm saflığımla "gel buyur" dedim..Yasak olanın yanlış olanın büyüsüne kapıldığın zaman o saflıkla herşey bir büyü gibi sanki herşeyin bir açıklaması var gibi gelse de yok aslında herşey o kadar çirkin ki her seferinde o acı gerçekler yüzünüze tokat gibi çarpsa da siz göremezsiniz..17 yaşındaysanız bu olmazz..kalbiniz kırıldı mı tamiri kolay olmaz..ruhunuzda onarılamayacak yaralar açıldıysa..kalbiniz birinin ellerinde oyuncak olduysa can çekişiyorsa bu olmaz..17 yaşındaysanız ve evden uçmak üzereyken bu olmuyor..ayrılıklar..aldatmalar..yalanlarr her zamankinden daha da iğrençleşiyor..Ve siz o bataklıkta can çekişirken sizi oraya iten hayatına kaldığı yerdend evam ediyor siz hayalinizdeki okula giremezken "anne-babanızın" tercihini okurken istenmeyen bir şehirde istenmeyen bir fakültede okurken birileri 1yıldır hayalini kurduğu okulda şehirde hatta ülkede yeni bir hayat yeni bir dünya kurmuştur bile.Üstelik bunu gözünüze soka soka yaşamak onun en büyük eğlencesi olur.Siz onun mutluluğuna bakarak ne kadar mutlu olunursa o kadar olursunuz..O başarılardan başarılara atlarken siz kendi başarısızlıklarınızı mutsuzluklarınızı bira şişelerinin dibinde sigaranın dumanında ararsınız..ben bunun için mi okudum annem bunun için mi altınlarını sattı..?? ve en önemlisi " ben bunu hakedicek ne yaptım..??" bunun tek bir cevabı var "hiçbirşey..!!" en kötüsü de bu..yıllar geçer siz saçma sapan 1-2 ilişki daha yaşarsınız ama hala aynı yerdesinizdir hala sorgularsınız halaa o kambur sırtınızdadır kimse bilmez çünkü utanırsınız öyle şeyler yaşarsınız ki ben bu "adamla" birlikteydim demeye bile yüzünüz olmaz..yapılan yanlışlar yanlışları beraberinde getirir..her yanlış sizi biraz daha yıpratır..yıllar geçerr sadece ondan haber gelmesin diye sürekli mail adresinizi değiştirirsiniz telefon numaranızı..o ise ne yapar eder bulur ve artık işi size düğün fotoğraflarını göndermeye kadar vardırır..evet sizin hayalini kurduğunuz yuva sizden onu çalanlarındır..başarılar mutluluklar...daha sayılamayacak en saf hayalleriniz çirkin ellerde..siz nerdesiniz? siz hala istemediğiniz beğenmediğiniz o okula sarılmış baba ocağında mutsuz perişan bir halde üstelik hayatta en çok değer verdiğiniz insanı en çok ihtiyacınız olan zamanda toprağa vermenin acısı da eklenir buna..kaybolmuşsunuzdur artık..Artık sizin dışınızda bir kabuk var sert bir kabuk ne biri girebilir nede siz çıkabilirsiniz..izin vermezsiniz çünkü dışarda ki insanlar kötü canınızı yakıyorlar...insanlar yalancıı..insanlar adii..çirkinn..hatırlaa ne kadar miğden bulandı gördüklerinden..ne kadar yalnız olduğunu hatırlaa..o yurt odasında telefon ışığında ağladığın günlerii seni boğan şehiri hatırla..gece yarısıı kriz geçirip gözünü hastane odasında açtığın günleri..okulda bayıldığın günler..nefessizlikten dudaklarının morardığı günleri hatırla oksijen tüpüyle yaşadığın hastane kokusunu hatırlaa..hatırlaa izin verme kabuğu kırmalarınaa..her darbede kalınlaştı o kabuk..ben o bataklığa daha da battım çığlığımı kimse duymadı o anılar beni hep aşağılara çekti..bi gün biri geldi bana elini uzattı "GEL" dedi ben iyiyim..ben güzelim..ben seni üzmücem inan kii ben sensiz yapamam ki dedi hatırlasana ben senin ilk aşkınım yıllarca beni aramadı mı gözlerin işte geldim burdayım..uzat elini nolurr..dedi..o MONTE KRİSTO KONTU..uzattım elimi nerdeydin ben seni aradım yıllarca seni hiç unutmadım ki ben..hem aklımda kaldı o çocuk gülüşün..sen bilemezsin ben gizli gizli seni izlerdim..yüzünün her hattını beynime kazıdım o resim hiç silinmedi ..
      Ben kontumu aldım ve yüreğimin içine oturttum..bu dünyada bir o bir ben..o varyaa onun gülüşü..sesi..dünyaya bedel "seni seviyorum"deyişi..Hayatımda bir kez olsun bi şansım vardı..hayata tutunmak yeni bir başlangıç için..yeni bir hayat kurdumm içinde huzurun sevginin olduğu..arada mesafeler olsa da sevginin hiç bitmediği artarak çoğaldığı bir hayat..ama olmadı..beni bataklığa çekenler bırakmadılar beni kontumun büyük aşkı koruyamadı beni..ben o bataklığa gene battım..hiçbişey yapamadım..konuşamadım benim çığlıklarımı o duyamadı..oysa bir duysaydıı..koruyamadım sevgimi hayatın bana verdiği o tek şansı kendi ellerimle kaçırdım..dilim mühürlendi konuşamadım..anlatamadım onu ne çok sevdiğimi ama yaralarım hala kanıyorr anlatsam anlarmıydıkii ama utandım konuşamadım..kendime bile söyleyemediğim şeyleri ona nasıl söylerim..onu kaybettim..şimdi pişmanlık neye yarar..neyi değiştirir..benim bu aşka olan inancım..ona bu kadar zarar verdikten sonra..unutmak mı en doğrusuu nasıl unutabilirim ki mümkün mü..
      Birini çok sevdiğinizde ama öyle böyle değil ömrünüzü adayacak kadar çok sevdiğinizde..o artık merkezdedir.Ben de bunu yaptım o merkezdi..sonrası onun üzerine kuruldu..işim..kariyerim..hayatım..herşey onun üzerindeydi..şimdii onu çekip çıkardığımda hepsi benim tepeme yıkıldı..sanki deprem gibi..benim bütün binalarım yerle bir şu an..nasıl toparlanırım bilmiyorum ..zaman en güzel ilaç diyorlar hangi zaman yeter bu acıyı hafifletmeye bilmiyorum tek bildiğim sırtımdaki kamburu atmadıkça ben asla "ben" olamayacağım..zaten bu depremin en büyük sorumlusu da bu.."ben hiç bir zaman BEN  olamadım bu ilişkide sen hiçbir zaman BENİ tanıyamadın ki.."


                    not:aşk geliyorum demez ama gidiyorum der onun için gitmesine izin verme..!!







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder