26 Şubat 2011 Cumartesi

değişim nerede başlar nerede biter..?

         Hepimizin en iyi yapabildiği şey hiç şüphesiz kimi zaman hayatından kimi zaman kendinden kimi zaman sevgilisinden/eşinden kimi zaman ailesinden şikayet etmektir.Ama kaçımız gerçekten memnun değil halinden veya kaçımız bunu değiştirmeye çalışır paradoksun bir başka kolu ise kaçımız başarılı olur.Aşama aşama bakalım. Önce farkına varıcaksın sonra değiştirmek istediğin şeyleri gözden geçirip nasıl olması gerektiğine karar vericeksin sonra bunları değiştirmeye çalışıcaksın ve başarılı olucaksın.Bir çoğumuz daha ilk aşamada vazgeçebilir bu bizim başarısız olduğumuzu göstermez sadece yeterince cesur olmadığımızı gösterir ve bunun altında yatan en temel sorun şudur ki "ya kaybedersem.." kaybedilen şey zaman,para,çevre,sevgili,itibar.. herşey olabilir.Yeterince cesareti olanlar bu oyuna girebilirler sonunda mutlu olurlar mı bu asla cevabını bulamayacağımız sorulardan biri.
       Biz kadınlar hiç istisnasız hayatımızdaki erkekten mütemadiyen şikayet etmişizdir.Romantik olsun isteriz,süprizler hazırlasın filan,ortada bişey yokken eve elinde çiçekle gelsin,pahalı hediyeler alsın,bakımlı olsun,annemi sevsin..ee ama bacım şu dünyada George Clooney'den sadece bir tane var..:)
İlişkinizde aslında beğenmediğiniz noktalarda sizin de parmağınız olabileceğini hiç düşündünüz mü? Mesela ben aldatma meselelerinde erkeği suçlamam en azından ilk etapta.Eğer bir erkek psikolojik sorunlu değilse karısını aldatmasının tek nedeni karısının onu ya bir kafase hapsetmesidir yada tüm özgürlükleri eline vermesidir.Hiç bu açıdan baktınız mı belki de sorun sizdedir.Sizin kendinizi değiştirmeniz gerekmektedir.

"BUNUN FARKINDA MISINIZ?"

      Biçoğumuz benim gibi at gözlüklerini takıp bütün gemiler yakılana kadar görmezden gelebilirsiniz yada farkına varıp basiretiniz bağlandığı için bişey yapamazsınız belki de kendinize bile itiraf edemezsiniz.Bunu farkettiğiniz anda da yüzünüze çarpan o tokattan sonra verdiğiniz ilk tepki "hasktrr..salaksınnn sen kızım yaaaa!!!" olur.Eee peki şimdi nolucak.Çocuk gitti,bunalımlardasın,farkındalık yaratmakla iş bitmez.Şimdi yapacağın şey silkelenip ayağa kalkmak.Kendi hayatının kontrolü sende olmalı.Artık koskoca bir kadınsın sen bugün evlensen yarın çocuğun olur.Hala başkalarına parazit yaşamamalısın.Seni bu dünyaya annen getirmiş olabilir ama bu hayatı senle o yaşamıcak artık teksin yuvandan uçmalısın artık.Kafanda hep hayalini kurduğun o hayat sana hiçbir zaman altın tepside sunulamaz.Aç susuz kalmalısın.Annen elbetteki ağlayacaktır ama o da yeni sana alışacak..her şey zamanla..Zaman senin düşmanın olmamalı dostun olmalı zamanı kendi aleyhine göre kullan.İstersen çok yavaş akar istersen çok hızlı.
       Fimlerde,kitaplarda gördüğümüz hayatlarına iz bırakmış insanlara hayranımdır.Bunun için illa bilim dünyasını sallamanız gerekmez.Bazı insanları dünya konuşur bazılarını ise kendinden sonraki kuşak.İnsanların hayatında iz bırakmak ve hiç tanımadığın ama seni çok iyi tanıyan insanların senden hayranlıkla bahsetmesi.Mütiş bişey..!! My Girl Friend 2 filminde kız edebiyat ödevinde annesinin hayatını araştırıyor ve annesinin çok fantastik bir hayatı oldğuna inandırmış kendini ama öyle olmamış.Annesi ne başarılı bir öğrenciymiş nede örnek bir kız çocuğu hep olmaması gereken yerde durmuş aslına bakarsanız kadının yaptığı tek iyi şey anne olmak olmuş.Bizim kahramanımız sömestr tatilinden bir aşk ve AA lık bir edebiyat ödeviyle ayrıldı.Aslında yapmamız gereken budur.Çok başarılı olamayabiliriz,sanata yeteneğimiz olmayabilir,sporda da beceriksiz olabiliriz,arkadaş çevremiz iyi olmayabilir ama tek iyi bir şey yapmalıyız bir insanın hayatına dokunmalıyız.
     Sanırım insan korktuğu şeyden ne kadar istese de kaçamıyor.Küçük bir kızken teyzemin buzdolabında ki yazıyı okumuştum ve hala hatırıma geldikçe etkiler beni.Yazıyı satır satır hatırlamıyorum ama başlık hala beynimde çınlar.

"HERKES ANNESİ KADARDIR..!!"
       
       Yazının konusu yapılan bir araştırmaya göre insanlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar ne kadar kendilerini geliştirsinler yine dönüp dolaşıp gelecekleri yer annelerinin olduğu yer olacaktır.Ben o an anneme baktım.İlk okul mezunuydu,ev hanımıydı,hiçbir sosyal aktivitesi yoktu,babam her bağırdığında bi köşeye geçip ağlardı,hiç sesini yükselttiğini duymadım,kimseye karşı ailesini veya kendini savunduğunu da.Hayır ben böyle olmamalıydım..olamazdım..olmucam diye de kendime söz verdim ve hayatımda kaçtığım en büyük korkum oldu.Bir gün anneme benzemek..!! Ve ben büyüdüm ve büyüdükçe anneme biraz daha benzedim.Gözlerim,yanaklarım,dudaklarım,gözyaşlarım,bacaklarım,ellerim giderek annemin ucuz bir kopyası oldum.Eğer o zamanlar kişisel gelişimden haberim olsaydı korkularımın üzerine giderdim.
      Evet benim değiştirmek istediğim şey ne ailem(ki bu mümkün de değil) ne sevgilim ne de işim..ben kendimi değiştirmek istiyorum.İçimde var olan zenginliğin dışarı çıkmasını istiyorum hayatımda rahat olmak,korkmadan ilerlemek istiyorum,aşkın içinde boğulmak istiyorum..annem gibi zayıf,çekimser kadın değil güçlü,ayakları yere sağlam basan,ne istediğini bilen ve kararlarını uygulayan bir kadın.Hayallerimde ki benle kendim o kadar farklı yerlerde ki onu dışarı çıkartmak istiyorum onu içerde tutmak ona haksızlık.
       İçim öyle öfkeyle dolu ki sanki doğduğum günden beri içimde tutuyorum onu.Kime bu öfke babama mı bana çocukluğum boyunca bağırıp yapamadığım her matematik sorusunda bana matematikte başarılı olan kuzenlerimi örnek gösterip beni yerin dibine sokması mı..yapmak istediğim herşeyde beni engellemesini mi,annemin beni biçok şeyden mahrum bırakması mı,yapamaz diye diye kendi gibi piasifleştirmesini mi,anneannemin okumaz bu kocaya verin zihniyetiyle sürekli beni aşağlaması mı,babamın kardeşlerinin ve yeğenlerinin beni sürekli dış kapının mandalı gibi görmesi mi,ilk hayatıma giren erkek arkadaşımın sapık çıkması ve beni kapıkuleden çıkar çıkmaz aldatması o da yetmez gibi düğününe çağırması ve yetmez gibi yatak fotoğraflarını bana yollaması mı? hayatıma giren her erkeğin bana bin tane yalan ve hep hatırlayacağım o mükemmel kazıklarını atması mı.?? hangisine öfkem..bu bitmek tükenmek bilmeyen hırs..her gün her güce beni yiyip bitiren beni ben olmaktan çıkaran..bu öfke öyle büyük ki bazen sevdiğim adamı bile bazen bir yabancı gibi görüp ona hiç haketmediği haksızlıklar yapmama sebep oluyor.
        Bugün bana " keşke bunları bütün bunlar yaşanmadan önce farketseydin" dedi.Ne diyeceğimi bilemedim.Haklıydı çünkü ne desem ne yapsam..Kendimi değiştirmenin bir yolu var mı peki ona bunları unutturmanın yepyeni bir hayata başlamanın.Bir yolu olmalı ama ne?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder